ABD Başkanı Biden ile Çin Devlet Başkanı Xi arasındaki görüşme öncesinde riskler yüksekti.
Bu, iki liderin iki ülkesi arasındaki ilişkilerin gitgide kötüleşen gidişatını durdurmanın bir yolunu bulup bulamayacağına dair bir tür test olarak görülüyor.
Amerikalılar toplantıdan ne elde etmek istedikleri konusunda basına önceden brifing verirken, Çinlilerin niyetini anlamak her zaman daha zordur. Xi’nin acil hedeflerinin Biden’ınkinden beklendiği kadar uzak olmaması mümkün olsa da, uzun vadeli görüşlerde uzlaşmak daha zordur.
Bağlam şu ki, iki süper güç arasındaki ilişkiler on yıllardır, hatta bazıları 20. yüzyılın başından beri olduğu kadar kötü. BİZ Komünist Parti hükümetini resmen tanıdı ve 1970’lerin sonlarında tam diplomatik ilişkiler kurdu.
Onları ayıran konuların listesi uzun ve görüşler sağlam; itibaren TayvanHong Kong, Kuzey Kore ve ticaret ve teknolojik gelişme.
Her iki taraf da önceden bu toplantı hakkında büyük bir iyimserlik ifade etmedi. Gerçekten de, önemli bir atılımın pek olası görülmediği düşünülüyordu.
Ancak, en azından iletişim kurma ihtiyacı konusunda ortak bir zemin olduğuna dair belirsiz ipuçları vardı.
Xi’nin açılış konuşmasında yüz yüze görüşmenin önemi vurgulandı ve dünyanın izlediği gerçeğine vurgu yapıldı. “Çin ve ABD’nin ilişkiyi düzgün bir şekilde ele almasını bekliyoruz” dedi.
Bu ifadenin kendini yansıtmaktan daha anlamlı olması muhtemeldir. Meclis Başkanı Nancy Pelosi’nin Çin’in kendi kendini yöneten ada olan Tayvan’a yaptığı son ziyaret Çinlileri öfkelendirdi ve son derece “sorumsuz” olarak etiketlendi. Ziyaretinden sonra iklim değişikliği gibi konularda devam eden konuşmalar durduruldu.
Ancak Çin, dünya sahnesindeki konumunu çok ciddiye alıyor. Küresel bir lider olarak görülmek ve öyle davranılmak istiyor. Katı sıfır COVID politikasıyla satın alınan uzun bir izolasyon döneminden sonra Başkan Xi, muhtemelen bunun gibi üst düzey toplantılarda tekrar görülmenin önemini kabul ediyor.
Çin’in liderleri arasında, önem verdiği pek çok konuda taviz vermeyecek olsa da, Amerika ile herhangi bir çatışmanın felaketle sonuçlanacağı konusunda büyük olasılıkla sessiz bir kabul var.
Devamını oku:
Joe Biden, ABD ve Çin’in “farklılıklarımızı yönetme sorumluluğuna” sahip olduğunu söylerken Xi Jinping ile görüştü
Rusya dışişleri bakanı Sergei Lavrov, G20’ye vardıktan sonra hastaneye kaldırıldığı haberleri arasında videoda görünüyor
Gerçekten de, Xi’nin bu görüşmenin gerçekleşmesini istediğine dair açık kanıtlar var. Bunun önünü açmak için aylarca sessiz bir diplomasi gerekiyordu ve bu en tepeden irade olmadan mümkün olmazdı.
Bununla birlikte, iletişim hatlarını açık tutmaya yönelik ortak bir istek, işler bu kadar uzağa gidebilir.
Asıl sorun şu ki, şu anda Çin ile ABD’yi ayıran sadece bir dizi sorun değil.
Bu konuların temelinde, birbirlerinin temel motivasyonlarına yönelik derin bir güvensizlik yatmaktadır.
Çinliler, Amerika’nın stratejik bir çıkarı olduğuna ve aslında Çin’i kontrol altına almaya, onu aşağıda tutmaya ve onun olmak istediği ekonomik ve jeopolitik kral yapıcı olmasını engellemeye çalışma politikası olduğuna inanıyor.
Amerika, Çin’in dünya çapında otoriterliği teşvik etmek ve ABD’nin Asya’daki çıkarlarını ortadan kaldırmak istediğine inanıyor.
Her ikisi de ilişkinin küresel istikrar için önemini kabul etse de, bunlar uzlaştırması çok zor ideolojik konumlar olmaya devam ediyor.
Kaynak : https://news.sky.com/story/biden-xi-meeting-with-taiwan-north-korea-and-hong-kong-dividing-them-what-did-china-want-from-talks-with-the-us-at-the-g20-in-bali-12747487